Uğurcan Yardımoğlu
PKK’nın Suriye’deki uzantısı terör örgütü PYD/YPG/YPJ’ye, NATO müttefiki Fransa’dan yeni bir ‘jest’ geldi.
Fransa’nın Ortadoğu’da nüfuzunu kaybetmemeye yönelik ‘Kürt politikası’ uyarınca Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un partisi Rönesans’ın milletvekilleri YPG’nin kelamda sözcüsü Nuri Mehmad, YPJ’nin kelamda sözcüsü Ruksan Mihemed ve ‘Rojava’nın Fransa Temsilcisi’ olarak tanınan PYD’li terörist Halid İsa’yı kabul etti.
Milletvekili Sarah Tanzilli, Twitter’da imgelerini paylaştığı görüşmeyi ‘heyecan verici’ diye niteledi.
‘TÜRKİYE VE İRAN EMPERYALİZMİNE KARŞI KÜRT DEMOKRATİK VE FEMİNİST MODELİ’
Tanzilli, “Kürt demokratik ve feminist modelini, IŞİD’in dirilişini ve Türkiye ile İran emperyalizmlerine bağlı riskleri ele aldık” diye yazdı.
Fransız vekilin, Türkiye ve İran’ı‘emperyalist’ olarak nitelerken bunu gerekçelendirmemesi dikkat çekti.
Emperyalizm, gelişmiş kapitalist ülkelerin gelişmemiş ülkeleri zorla ve sömürgecilik usulüyle piyasa nizamına entegre etmesi olarak biliniyor. Fransa’nın bu mevzuda geçmişi epey kabarık. Cezayir’den Tunus’a bir çok Afrika ülkesini direkt sömürmüş olan Fransa, bu ülkelerin ulusal kurtuluş savaşlarının muvaffakiyete ulaşması sonrasında askeri güçlerini bu topraklardan çekmek zorunda kalmıştı.
Fransa Afrika’daki sömürgelerden çekilirken iki mevzuyu mecburî tutmuştu: Birincisi Fransızcanın ülkenin resmî lisanı ve eğitim lisanı olması, ikincisi ise zarurî resmî eğitim. Elbette bu eğitim de Fransızca yapılacaktı. Eğitim kurumları ilköğretimden üniversiteye kadar Fransa’nın istediği biçimde şekillendirildi.
Fransız eski sömürgesi olan ülkeler, kamu alımları ve kamu ihalelerinde Fransız çıkarlarını korumak ve Fransız şirketlerine öncelik vermek zorundadırlar. Hükümet ihalelerinin verilmesinde Fransız şirketleri önceliğe sahiptir.
Fransa 1961’den beri 14 Afrika ülkesinin ulusal rezervlerini elinde tutuyor. Fransız hazinesi, Afrika’dan yıllık 500 milyar dolar kar ve getiri elde ediyor.
Kendi lisanını, para ünitesini, eğitim modelini, şirketlerini Afrika halklarına dayatan Fransa bölgede ‘terörle mücadele’ ismi altında askeri üniteler konuşlandırmayı da ihmal etmiyor. Fransa, Afrika’nın güçlü maden yataklarını yağmalamaya çalışmayı da sürdürüyor.
Yeni sömürgecilik olarak isimlendirilen metotlarla gözünü tekrar Afrika topraklarına diken Fransa bölge halkları tarafından istenmeyen bir güç olarak görülüyor ve sık sık protesto ediliyor.
NATO MÜTTEFİKİ FRANSA TERÖRİSTLERE MADALYA TAKMIŞTI
Daha evvel Fransız-Kürt Teşebbüsçüler Birliği’nin (UEFK) organize ettiği Nevruz resepsiyonunda Fransız Senatosu’nda ağırlanan teröristler Mehmad ile Mihemed’e onur madalyası verilmişti.
Bunun üzerine Fransa’nın Ankara Büyükelçisi Herve Magro’yu bakanlığa çağıran Türk Dışişleri, olayı ‘en güçlü ifadelerle’ kınamıştı.
Milli Savunma Bakanlığı da “NATO üyesi Fransa’nın parlamentosunda eli kanlı PKK/YPG terör örgütünün temsilcilerinin ağırlanması, parlamentonun saygınlığına gölge düşürmüştür. Bu hareket müttefiklik ruhuna karşıt olduğu üzere NATO’nun terörle gayretinin de içini boşaltmaktadır” açıklamasını yapmıştı.
SURİYE’NİN YAĞMALANMASINDE TERÖR ÖRGÜTLERİNİN ROLÜ
Ankara’nın ihtarına karşın başını ABD’nin çektiği pek çok müttefik ülke, YPG ve öncülüğündeki Demokratik Suriye Güçleri’ni (DSG) ‘terör örgütü’ olarak tanımayı reddediyor, onun yerine IŞİD’e karşı çabada kilit müttefik oldukları mazeretiyle teröristleri destekliyor. Dayanak, silah vermekten tüm Suriye’ye ilişkin olan petrol ve buğdayın çalınıp yağmalanması ve gelirinin bu yapılara aktarılmasına kadar uzanıyor.
Bu da Suriye krizinin ve ABD ile müttefiklerinin desteklediği cihatçıları yenen Suriye devletinin ülke topraklarının tamamında denetimi sağlaması sürecinin uzamasına neden oluyor.
‘SOSYALİSTLER’ EMPERYALİZMLE KOL KOLA
Kendisini ‘sosyalist’ olarak isimlendiren terör örgütü PKK/YPG’nin emperyalist Fransa ve ABD ile görüşmekte ve yardım almakta sakınca görmemesi dikkat çekti. Terör örgütü, ABD ve Fransa’dan askeri eğitim, silah ve mühimmat almaya devam ediyor.
Türkiye’de ve dünyada kendisini sol olarak niteleyen kişi ve kurumların ise emperyalist merkezlerle işbirliği halindeki PKK/YPG terör örgütüyle yan yana gelmesi soru işareti yaratıyor.